Sporcular rakiplerine karşı avantaj sağlamak için sürekli olarak çeşitli yollar ararken spor dünyası da değişmektedir. Yüzme de değişmektedir. Yeni teknoloji arayışlarına en somut örnek olarak yüzücüleri performanslarını arttırmak için kullanmış oldukları sürümeyi azaltan tüm beden mayolar örnek olarak gösterilebilir. Rakiplerinden bir adım öne çıkabilmek için spor psikologlarının yardımlarına başvurmaları da bu tip çalışmalara bir örnektir.
Bu gelişmelerle yüzücülerin yakinen ilgilenmeleri elbette çok önemlidir ancak, bazen en önemli unsur olan vücudun antrenmanı gözardı edilmekte, özellikle kuvvet ve kondisyon ikinci plana itilmektedir.
Bugünün dünyasındaki üst-düzey yüzücülere baktığımızda, hepsi değilse bile, çoğunun bir çeşit kuvvet antrenmanıyla ilgilendiğini görürüz. Kuvvet antrenmanından bahsettiğimizde sadece "kara antrenmanı" terimini kullanmak yanlıştır. Bunun nedeni kuvvet ve kondisyon programlarının kara antrenmanı ve su-içi kuvvet antrenmanının bir bileşimi olması gerektiğidir. Bu bileşimi oluşturmamızın nedeni ise yüzücülerin tüm kuvvet kazanımlarının suya aktarımının sağlanmasıdır. Kuvvet ve kondisyon felsefesinin temelinde bugünün yüzmesi için kritik önemi olduğuna inanılan 2 prensip vardır;
1- "Kuvvet ve kondisyon sakatlıkları önlemekte yardımcı olabilir". Hiçbir şey yapmasanız da, omuz sakatlığı dahil birçok yaygın yüzme sakatlığını önleyebilmek için korunma egzersizleri yapmanız gerekir.
2- "Kuvvet ve kondisyon performansı arttırabilir". Yüzme dengeli bir dayanıklılık ve güç gerektirir ve kuvvet antrenmanı bu iki niteliği de geliştirerek su-içi performansınızı arttırır. Eğer hiçbir şekilde kuvvet antrenmanı yapmıyorsanız yapan rakiplerinizin gerisinde kalırsınız.
Bu iki uçlu felsefe, antrenmanınızın temelini oluşturur ve kuvvet ve kondisyon bir sporcunun antrenman planıyla doğru bağdaştırıldığında bunun sonucu performans gelişimi olur.